10 Ekim 2010 Pazar
pulp fiction
hep boşuna o koltuklarındaki kürekler
şimdi evlenicez seninle
çok seviyoruz birbirimizi
annem gibi silicem mutfağın yerini de
annem gibi sevişmem umarım ama sevişmem bakma sen
bizim evimizin önünden de uçacak kargalar ve kırlangıçlar
evimiz de olacak sevgilim
seni çok seviyorum ya ben o yüzden olacak
çünkü dünyanın en küçük devleti ailedir
çünkü dünya ailedir ailelerden oluşur
çünkü insanın arkadaşları da evlenir bir gün
çünkü yalnızlık katlanılmaz bir şeydir
çünkü para kazanmak sevgilim bu dünyanın en sürrealist eylemidir
hep seni sevdiğimden işte
aslında şair olunca güzel oluyor biliyor musun
bir poşet uçuyor kapının önünde sesi geliyor
uçuyor oğlanlar kapının önünde
ama ben seninle evlenicem
böyle ilan edicez bağımsızlığımızı
kurumsal çabalarla çocuğunu doğurucam
ay yükselirken kalbimi kırdığın için seni affetmeyi öğrenicem
söz veriyorum
çöpleri hep ben
kedilere vericem
tiyatroya gideriz seninle cumartesileri şarap içeriz
insan sevince tiyatroya gitmek istiyor sevgilim
ikinci çocuktan sonrasını doğurmayız kürtaj yasal
yasalar bizim için sevgilim
yasalar bizim için uslu durmak için
söz veriyorum
seninle evlenince uslu durucam
us’lu durucam ama kürtaj yasal devletimiz kudretli
senle ben büyük hükümdar
masumiyet gözlerimdeki un ufak yaş tanesi
ben artık bir tek senin için ağlıycam
sonra kargalar yükselecek sokak aralarından
hep seni sevdiğim için
film izlerken bile seni düşünücem söz veriyorum
bütün yollar sana varacak hep
hiç
hiç…
hiç!
telefon direklerini izlesek o yoldan yürüsek
dünyayı bir ucundan sevsek
yaşamayı sevsek yaşamak mecburi olmasa yasal olmasa hak olmasa
yaşamak sadece senle bana
bahşedilmiş
elma
nar
olsa
yaşamak sadece senle bana
ait olsa
yüz günlerce ellerimiz sarılsa
devrim olsa
bence devrim olsa da
yıkılsa da devletimiz
boşolmayız senle ben
senle ben
sen ve ben
sen ben
sen
ben
yeniden kurarız
elmamız varken
sevmek yasal olur
yasalar kudretli
yasalar güzel
kurarız yeniden
E. A.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilyasalarla kalbimi delik deşik eden kalbini deşiyorken kalbim, sen ve ben'in savaşı ne kudretlidir sevgilim!
YanıtlaSilnicesi bu alemin yabancılıktan ziyade nasıl bir yokluk abidesidir, hiçlik algısında silinmektedir!
yasalarla sen ve ben. aramızdaki ihanetkar paranoya belki de yasaların üzerimize çöreklenen yasındandır, bize birbirimiz gibi ve ile bağlanmamktansa la akorunda tınımasından ruhumuza bundan mütevellittir belki de.
gözlerimi açtığımda gözlerinde kendine yabancılaşmış gözlerimi gördüğümde ürküyorumdur belki ben tanımadığımdan ben'im'i senin tanıdığın kadar!
sonrasında ise şapşallaşan kehanetlerimize duvar örüyorken sen, benim aklımda bir olta kendini kürtajla öldürdüğümüz çocuğun -gözleri belki de benim gözlerime benziyordur- yanılgısıyla geçmişe mühürlümekte olacaktır, küçücük bir yem'in' onu tüm geleceklerinde yaşatabilirmiş gibi sanki...
ne dersin?
belki demediğimiz takdirde seni seviyorum diye birbirimize ve bırakabilirsek birbirimizden bahsederken ben ve sen olmayı ağaçların sesi ile la akoruna barışabilecek ruhumuz yeniden!
Allah mesud etsin diyorum başkada bir şey demiyorum,İyiyi kötüden ayırma nimetinden beri günahlarımız ve yasalarımız var.
YanıtlaSilAma ben Pars için üzgünüm .Sadece bir histi gerçeğe bu kadar yakın olduğunu bilmiyordum,öğrendim ve üzüldüm .Jaguarlarla Parslarımızın ortak yanları sadece ayaklarının Leoparlardan kısa olmasımı...Parslarımız her iki soydanda şansssız ...Bazılarımızda böyledir....Aşkı yanlış yerlerde ararız.Doğru yerler bize kapanmıştır,tükenmiştir.Ödülümüz 7-8 mavzer kurşunundanda ucuz olur.Belki düşmanlarımız göz yaşı döker kara bahtlı güzelliğimize ama sözü güzel bilen dudaklarda ağıtımız olmaz....
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil