19 Haziran 2010 Cumartesi

Bataklık


Gümüş külçe pabuçlarım var
Ayaklarımın altında soluksuz yaralar,
Koşuyorum aklımın erdiği yere kadar.

**

Bir kör nokta büyüyor, büyüyor
Büyüyor
Çorak toprak oluyor her yanım.
Avuçlarımda tohumlar
“Hadi yeşert!” diyor,
Kalbimde bir yorgun ses var.

Ama bozguna uğramış şövalyelerin naif kalkanlarından
Küçük ateş kuşlarının ışıklı gölgesinde sonsuzluğa sızan
Ve çaresizce kavrulmakta olan
Son damla cesur kandır şimdi kalbim.
Belki külleri tanrı tozlarıdır
Harabeleri yeni mabetlerim
Yeni paslı jilet mahzenlerim

Ellerim,
Okşamaya kıyamadığım,
Kıran kıtlık savaşlardan çıkıp bir türlü
Varamadığım ören yerlerim

Göğsüm,
Küllü ve rüzgarlı mahşer sıcağında bir türlü
Soğutup dağlayamadığım hançer yerlerim

Dudaklarım,
Yokluklara ve talanlara göğüs geren
Mühürlü, adsız ve mahir kapılarım

**

Gümüş külçe pabuçlarım var
Ayaklarımın altında soluksuz, kör yaralar
Koşuyorum aklımın erdiği yere kadar
Ve ayaklarıma dolanıyor kırmızı toprak sanrılar.

Bilge umacıların en tesirli iksirlerinin kadim yazgısı gibi,
İnancını yitiren dervişlerin hazin sancısı gibi,
Batıyor en tesirli umutlarım
Batıyor son damla cesur kanım.

Koşuyorum aklımın erdiği yere kadar
Ve bu sanrılı, kan çamuru toprağa,
Gölgem bile düşmüyor.

E.A.


resim: Francisco de Goya

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder